Büyükada Marmara Denizi’nde, kalabalık metropol İstanbul’dan vapurla yarım saatte ulaşıp kendinizi sakin, huzurlu bir sahil kasabasında bulabileceğiniz bir ada…Ancak burası klasik güneş deniz keyfi yapabileceğiniz bir adanın ötesinde. Tarihi milattan öncesine ulaşan, Bizans döneminde yapılan tarihi, dini binaların yanı sıra, Osmanlı döneminde yapılan dantel gibi işlenmiş köşkleri, yemyeşil doğası ile farklı bir ada.

Büyükada Marmara Denizi’nde yer alan dokuz Prens Adası içinde en büyük adadır. Bizans döneminde prensler, prensesler, kraliçeler, din adamları için sürgün yeri olarak kullanılan adalar (Büyükada, Heybeli Ada, Kınalı Ada, Burgaz Adası, Sedef Adası, Kaşık Adası, Yassı Ada, Tavşan Adası, Sivri Ada) Prens Adaları olarak adlandırılıyor.

*Wikipedia

Bizans’ın tek kadın imparatoriçesi Kraliçe Eirene (İren) Büyükada’da Kadınlar Manastırı yaptırmış, kadere bakın taht oyunları sonrası kendisi de bu adaya sürgüne gönderilmiş. Daha sonra Midilli Adası’na gönderilen Eirene ölünce bu adaya gömülmeyi vasiyet etmiş.

Prens Adaları Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethinden önce Osmanlı topraklarına katılmış. Bu adalar içinde Büyükada kalesi olduğu için daha uzun süre savunulmuş, ancak İstanbul’un fethinden bir ay önce en son fethedilen ada olmuş.

Büyükada veya diğer adalar İstanbul’u ziyaret eden turistlerin programlarında öncelikli olarak yer aldığı gibi, İstanbullular için de gezmek için tercih edilen yerler arasında. Özellikle yaz dönemi hafta sonu adanın ziyaretçilerinin çok fazla olduğu belirtiliyor. Çok sayıda plajlarında deniz keyfi yanı sıra, orman yürüyüşü, piknik, ada merkezinde dolaşma, kıyıda yer alan balık lokantalarında balık ve güzel mezeler yeme içme keyfi ile İstanbul’un keşmekeşinden kaçış noktası olması adayı hep cazip kılıyor. Günümüzde ayrıca Arap turistlerin de en gözde yerleri arasında görünüyor.

Ada’ya Ulaşım ve Ada İçi Ulaşım

Büyükada’ya ulaşım çok kolay. Bostancı, Kabataş, Beşiktaş, Kadıköy, Kartal ve Yeniköy’den Büyükada’ya vapur seferleri düzenlenmekte, Şehir Hatları, Mavi Marmara, IDO, Turyol ve özel firmaların seferleri bulunmaktadır. İki işletmenin vapur saatleri aşağıdaki linklerde yer almaktadır.

Şehir Hatları Adalar Vapur Seferleri

Mavi Marmara Adalar Seferleri

Adaya vapurla kolayca ulaştık, asıl önemli soru tüm adayı nasıl dolaşacağımız. Adada motorlu araç kullanımı yasak, son yıllarda elektrikli toplu ulaşım araçları ve taksileri hizmet vermekte. Toplam yüz ölçümü 5,5 km2 olan adanın birçok yerini yürüyerek dolaşmak mümkün. Yine de daha çok yer görmek isterseniz turistler için en güzel gezme yöntemi bisiklet kiralamak. İskelenin yakındaki Saat Meydanı’na açılan sokaklarda çok sayıda bisiklet kiralayan dükkanları bulabilirsiniz. Adada epey yokuş çıkmanız da gerekiyor. 

Büyükada Gezilecek Yerler

Bostancı Vapur İskelesi’nden sadece 35 dakika süren yolculuk sonrası tarihi iskeleye ulaştık. Şehir Hatları Vapurlarının yanaştığı 1914 yılında yapılan Büyükada Vapur İskelesi Osmanlı Neo-Klasik Mimarisinin örneği olarak gözalıcı. İskelenin içi de çinilerle kaplanmış. Mavi Marmara’nın yeni ve basit bir iskelesi var. Aradaki estetik farkı ne kadar açık.

Tarihi iskelenin solunda balık lokantaları sıralanmış, bu restoranları akşam üzeri güneş batarken oturulacak diye not alıyoruz. Sağ tarafta yine deniz manzaralı çay kahve içilecek sabah kahvaltısı yapılacak yerler bulunuyor. İskele çıkışı tam karşınızda ise Adanın sembolü Saatli Meydan yer alıyor. Biz Saatli Meydan’da sadece kahve içip bir an önce tura başlamak istedik.

Hemen bisiklet kiralayan bir dükkana daldık. Günlük fiyatın 50 TL olduğunu söyleyen dükkan sahibi iki kişi olunca ne olur sorumuzla iki bisiklet için fiyatı 80 TL’ye indirdi, rayiç bu olsa gerek.

Adada yaya, bisiklet veya diğer araçlarla dolaşmak için iki ana rota yer alıyor. Büyük tur veya küçük tur. Büyük tur ile küçük tur arasında 6 km’lik fark varmış. Büyük tur adanın yerleşim olmayan yerlerini de dolaşmayı sağlıyor. Küçük tur ve büyük tur belirli yere kadar aynı yoldan gidiyor. Biz küçük tur kararı ile yola koyulduk.

Büyükada

Saat Meydanı’ndan sonra sağdan Çankaya Caddesi’nden tura başladık. Hemen harika köşkler yolun sağında ve solunda görünmeye başladı. En gösterişli binalardan biri gemi limana yaklaşırken de haşmeti ile denizden görünen Splendid Otel binası. 1908 yılından bu yana hizmet veren otel Adanın en güzel otellerinden biri.

Çankaya Caddesi’nde ilerlerken sağlı sollu köşklerden gözümüzü alamadık. Bir köşkün zerafeti hemen dikkatimizi çekti daha yakından görmek için önünde durduk, bir de ne görelim kapısında Adalar Vergi Dairesi yazıyordu. Hafta sonu olduğundan kapalı olmasa bu köşkü vergi mükellefi olarak gezmeyi isterdim.

Sonbahar renkleri ile bezenmiş ağaçların arasında kah yokuş çıkarken bisiklet elimizde kah rahat sürüş yapılan yollarda ağır ağır pedal çevirerek ilerledik.

İlk durağımız Dil Burnu Orman Parkı oldu. Parka giriş ücretli, mesire yeri, güzel manzaralı. Daha gezimiz yeni başlamıştı bol zamanlı bir günde burada uzun mola verilebilir.Yaz döneminde ayrıca Yörükali Plajında da yüzülebilir.

Dilburnu Mesire Yeri’nin hemen yanında Aşıklar Yolu ve Aşıklar Kahvesi. Çay kahve molası vermek isteyenler için romantik bir kafe.

Bizim için ilk durak yeri Birlik Meydanı olarak planlanmıştı. Adanın en önemli görülecek yeri Aya Yorgi Kilisesi’ne ulaşabilmek için önce Birlik Meydanı’na ulaşmak gerekiyor. Hangi ulaşım aracını kullanırsanız kullanın araçtan burada inmek zorundasınız.

Meydanda yer alan tek oturacak yer Lunapark Gazinosu. Burada Aya Yorgi Kilisesi için zorlu yürüyüş öncesi veya sonrası çay, kahve, yemek, içki molası verebilirsiniz. Bisikletleri de gazino içine ücret karşılığı bırakabiliyorsunuz. Biz öğlen yemek molası vermeyi tercih ettik. Gazinonun çok güzel bir manzarası olmasının yanı sıra asıl neden Aya Yorgi yolunun zor bir tırmanış olduğunu bildiğimizden enerji toplamak istememizdi. Aslında tercih sizin bir km’lik yokuşun sonunda sizi başka güzel manzaralı bir gazino bekliyor.

Aya Yorgi Kilisesi

Büyükada’nın en önemli tarihi dini binası Aya Yorgi Kilisesi. Kilise Ortodokslar için Efes Meryem Ana Kilisesi’nden sonra ikinci Hac Kilisesi. Büyükada gezisinde görmeden olmaz diyeceğim ama sıkı durun kiliseye ulaşmak için Azap Yokuşundan tırmanmanız gerekiyor. Birlik Meydanı’nda aracınız varsa iniyorsunuz ve 1 km’lik yokuş tırmanmanız gerekiyor. Yolda geri dönmek isteyebilirsiniz, sigara içiyorsanız bir daha sigara içmemeye yemin edebilirsiniz. Yılmadan tırmanmaya devam, sonunda sizi sadece bir kilise değil adanın en güzel manzarası bekliyor. Tepeye ulaştığınız an çektiğiniz azap aklınızdan kuş olup uçacak.

Önde görülen iki katlı kilise 1751 yılında yapılmış. Çan kulesinin altından geçerek girilen kırmızı taş yeni kilise ise 1905 yılında yapılmış. Yeni kilise ziyaret edilebiliyor ancak içeride fotoğraf çekmek yasak. 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde kutsal günlerde kilisede büyük ayin yapılıyor.

Kilisenin efsanesine göre çıplak ayakla ve hiç konuşmadan yürüyüş yolunu çıkarsanız dilekleriniz gerçek oluyormuş, zaten yokuş çıkarken konuşacak haliniz kalmıyor, çıplak ayakla çıkmak ta size kalmış. Gelelim efsaneye; Kapadokyalı Aziz Aya Yorgi fakir bir çobanın rüyasına girer. Rüyasında azap yolunu çıplak ayakla ve konuşmadan çıkmasını yolun sonunda çıngırak sesi duyacağını, bu sesi duyduğu yerde toprağı kazmasını söyler. Sık sık bu rüyayı gören çoban sonunda yürür o yolu ve tepede kazmaya başlar ve burada hazine bulur. Bu hazine ile kilise yapılır.

Büyükada

Kilise ritüellerini yerine getiremediniz çıplak ayakla ve sessiz çıkamadınız, olsun mum yakıp dilek tutabilirsiniz. Şimdi çıkalım Kiliseden hemen yandaki Yüce Tepe Kır Gazinosu’na dalalım. İster yemek, isterseniz sadece bir şeyler içmek için bu gazinoda oturmanızı öneriyorum. Adanın en yüksek yeri Yüce Tepe’de yeşillikler içerisinde otururken hemen yakında Sedef Adası manzarası, karşıda İstanbul, hemen aşağıda plaj manzarası hangi yöne bakacağınızı şaşırabilirsiniz.

Yetimhane

Büyükada’nın önemli tarihi binalarından biri yetimhane. Aya Yorgi Kilisesi yokuşundan inerken uzaktan çektiğim fotoğrafı ekleyebiliyorum. Aslında Birlik Meydanı’ndan bu tepedeki binaya ulaşılabiliyor, ancak terk edilmiş ahşap bina dıştan görülüyor. Binanın uzaktan da ne kadar ihtişamlı olduğu fark ediliyor. Bu bina 1800 yıllarda Fransız bir mimar tarafından otel gazino olarak yapılmış. Zamanının Avrupa’daki en büyük ahşap binası imiş. Ancak Osmanlı Padişahından bu amaç için kullanımına izin çıkmamış. Adada yaşayan bir aile tarafında satın alınmış. Rum aile ise padişahın izni ile binayı kimsesiz Rum çocuklarının yerleştirilmesi için Rum Patrikhanesine bağışlamışlar. Yetimhane olarak 1964 yılına kadar hizmet vermiş ancak daha sonra terk edilmiş.

Büyükada

Aya Yorgi Kilisesi sonrası küçük tur rotası ile deniz kenarına doğru yönlendik. Yokuş aşağı rahat bir yolculuk ile Adalar Müzesi’ne ulaşmaya çalıştık. Müzeye yaklaşırken sol yönde yeşillikler içerisinde Aya Nikola Manastırı görünüyor. Aya Nikola Manastırı Bizans döneminde deniz kenarında kuruluymuş. Daha sonra Manastır yıkılıp denize göçünce 16.yy’da daha korunaklı yeni yerine inşa edilmiş.

Adalar Müzesi

Eski bir Helikopter ambarından dönüştürülen binada 2010 yılında müze açılmış. Dışarıdaki alanda da sürgün kayıkları ve bazı kalıntılar sergilenmekte. Kapalı alanda adalardan toplanan arşiv belgeler, fotoğraflar, adalıların bağışladıkları kolleksiyonlar sergilenmekte. Adaların tarihi, yaşam, spor, eğitim, yerleşim, mimarisi sistematik bir şekilde anlatılmaktadır. Giriş ücreti 5 TL, öğrenci ve gruplara 3 TL. Adaya yakışan sevimli küçük bir müze. Bir saatiniz ayırmanızı önerebilirim.

Büyükada her dönem edebiyatçıların ilgisini çekmiş. Birçok şair yazar bu adada yaşamlarının bir döneminde yaşamayı seçmiş. Müzede bu yazarların isimleri sıralanmış. Recaizade Mahmud Ekrem, Halikarnas Balıkçısı, Ziya Gökalp, Melih Cevdet Anday,Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal Beyatlı, Nurullah Ataç bu yazarlardan bazıları…

Çağdaş Türk Edebiyatının ünlü öykü, roman, tiyatro yazarı, Türk edebiyatının en çok okunan romanlarından Çalıkuşunun yazarı Reşat Nuri Güntekin‘in adada ailesi ile yaşadığı köşk Yılmaz Türk Caddesi’nde yer alan güzel köşkler arasındadır. Pembe panjurlu köşk restore edilmiş ancak içi gezilemiyor. Yine de yanından geçerken dışarıdan görülebilir bu güzel köşkü…

Büyükada

Bu arada Sovyetler Birliği’nin Ekim Devriminde önemli rol oynayan Troçki, Stalin döneminde İstanbul’a sürgüne gönderilmiş ve ömrünün 4,5 yılını da Büyükada da geçirmiş ve önemli eserlerini bu adada yazmıştır. Troçki’nin yaşadığı köşk Sivastopol Köşkü ise bakımsız bir halde bırakılmış. Restore edilip müze yapılabilirdi.


* ‘arabpress.eu’

Küçük turun sonunda iskeleye dönüş yolunda Yılmaz Türk Caddesi’nde sağlı sollu güzel köşkler yer alıyor. Büyükada köşkleri 19. y.y. sonu ile 20.yy başlarında geleneksel Türk mimarisi ile Batı mimarisinin karışımı ahşap, Art Nouveau tarzında yapılmış özgün köşklerdir. Prens adaları içinde en güzel köşkler de Büyükada’da bulunmaktadır.

Tüm gün süren ada turumuz sonrası tekrar ada merkezine ulaştık. Saatli Meydan’a açılan sokaklarda hediyelik eşyalar satan sevimli dükkanlar, bir şeyler atıştıracak, içilecek mekanlar bulunuyor.

İskele yakınında akşam yürüyüşü de yapılabilir.

Bizim tercihimiz ise Büyükada’da yapılacak şeyler arasında olan kıyıdaki balık restoranlarında güneş batarken akşam yemeği yemek oldu. Taze deniz ürünleri ve mezeler ile güzel bir günü tamamladık.

Keyifli yemek sonrası İstanbul’a dönüş zamanı gelmişti. Vapurumuz tam saatinde iskeleye yanaştı bizi almak üzere…

Son Söz

Sabah başladığımız Büyükada gezisinde tüm gün boyunca mümkün olduğunca çok yeri görmeye çabaladık. Bisiklet ile küçük turu tamamladık, adanın en önemli Ortodoks kilisesini gördük. Adada tarihi boyunca ağırlıklı Rum nüfus yaşadığından Ortodoks kiliseler önemli. Bu arada göremediğimiz yerler oldu. Katolik Kilisesi, Ermeni Kilisesi, Sinagog ve Hamidiye Cami de görülecek yerler arasındadır. Bu arada biz sonbaharda gitmeyi tercih ettiğimiz için ada plajlarında yüzemedik. Aslında sonbaharın daha sakin ve renkli mevsimi bize çok iyi geldi. Peki bir gün yetti mi? İstenirse bir gece kalınabilir, ancak konaklama maliyeti ve Bostancı’ya sadece yarım saat süren yolculuk ile ulaşıldığı düşünülürse tekrar tekrar ziyaret etmek mümkün Büyükada’yı. Yaz dönemi deniz keyfi ya da piknik keyfi için daha uzun kalmak tercihe bağlı. Bu arada adalar arası vapur ile aynı gün içinde birden çok adayı dolaşmak da mümkün. Bana bu sadece adaya adım atmak gibi geliyor. Siz en azından tüm gününüzü bu adada geçirin.

Büyükada’yı video ile dolaşmak isterseniz.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here