Antalya ve Kaş arası, tarihi, doğası, denizi ile ziyaretçilerine çok zengin seçenekler sunan bir rota. Kekova tekne turu da bu zenginliğin parçası olarak Antalya ve Kaş gezilerinde mutlaka programa alınması gereken bir tur. İlgi alanınız ne olursa olsun bu tur bambaşka, büyüleyici ve unutulmaz bir deneyim.

Kekova turu, batık şehir başta olmak üzere, günümüzde yerleşim bulunan iki tarihi köy, tertemiz, berrak ve korunaklı koylardan oluşuyor.

Önce tura nereden başlayabileceğimizi görelim. Kekova turuna birden fazla yerden başlanabilir. İlk seçenek; Kaş’tan kalkan teknelerle 1 saat 20 dakika süren bir yolculukla Batık Kent’e ulaşmak. Kaş’ta kaldığımız için Kaş’tan tekneye binmek bizim de öncelikle düşündüğümüz seçenek oldu. Karayolu ile Demre’ye ulaşmak 45-50 dakika sürüyor, bu süreyi denizde geçirmek daha keyifli olabilirdi. Kaş’tan başlayacak tekne turları için özellikle Ergun Kaptan’ın  teknelerinin rehberlik hizmeti, lezzetli yemekleri ve özellikle müziksiz tekne turu ile iyi bir seçenek olduğunu belirtebilirim. Kaptan Ergun’un nefis Kaş ve Kekova tekne turları ile ilgili detaylı bilgi almak için Boattripturkey web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Kaptan Ergun Instagram hesabından veya +90 542 731 23 58 telefon numarasından kendisine ulaşabilirsiniz.

İkinci seçenek, Kaş’tan kalkan dolmuşlar veya kendi aracınız ile Kaş’a 33 km uzaklıkta olan Üçağız köyüne ulaşıp tekneye binmek. Üçüncü seçenek ise Demre’de Çayağzı iskelesinden tekne kiralamak. Biz üçüncü seçeneği tercih ettik. Bu tercihimizin nedeni Demre’de Aziz Nicholas Kilisesi ve Likya Uygarlıklar Müzesi’ni aynı gün içinde görmek isteğimizden kaynaklanıyordu.  Demre Çayağzı’nda 12 kişilikten 100 kişiliğe kadar değişik boylarda tekne kiralamak mümkün. Kaptanımız İlyas Yıldırım’ın teknesini öğleden sonrası için kiraladık. 12 kişilik tekne tüm gün yemek dahil kiralanabiliyor, ya da 100 kişilik teknelerde yemek dahil günlük tur alınabilir. Bizim için yemek ve yüzme molalarından çok bölgeyi gezmek daha önemliydi. Yarım gün içinde tüm görülecek yerleri gördük sayılabilir.

Kaş tatilimiz sırasında Demre’ye bir gün ayırdık. Sabah 2006 yılında açılan Likya Uygarlıkları Müzesi ve St Nicolas Kilisesi’ni (Noel Baba) gezdik.

6 saat kadar süren tekne turunda ise uğradığımız yerleri sırası ile gezelim.

Kekova’yı video ile gezmek isterseniz.

 

Kekova Adası – Batık Şehir (Dolichiste) kıyılarından gezimize başladık. Batık şehir diye adlandırılan bölümde antik şehir kalıntıları kıyıdan görünebiliyor. Işık Ülkesi olarak adlandırılan ve tarihi M.Ö 4. yy’a kadar giden Likya Uygarlığı’nda yerleşim yeri olan batık şehrin M.S 2. yy’da yaşanan deprem ile bir bölümü sular altında kalmış.

Şu anda adada yerleşim bulunmuyor, ayrıca kazı çalışmaları da yapılmamış. Kıyıdan şehrin kalıntıları görünüyor. Tekneler batık şehir kıyılarında durmadan ağır ağır fotoğraf çekebileceğiniz kadar bir sürede geçiyor. Kıyıya çıkmak ve dalmak yasak. Sadece bir ucunda, tersane koyunda yüzmeye ve kıyıya çıkmaya izin var. Tekneyle geçtiğimiz kıyının altında da şehir kalıntıları bulunuyor.

Kekova bölgesinde iki yerleşim yerinden biri olan Kaleköy (Simena) batık şehrin tekne ile dolaştığımız kıyının tam karşısında…

Likya kenti antik Simena’nın karşıdan görüntüsü bile çok etkileyici. Şehrin kıyılarının bir kısmı sular altında kalmış iken diğer yanda en tepede kale surlan bulunmakta. Doğal sit alanı ilan edilmiş köyde evler pansiyon hizmeti vermekte, ayrıca çok sayıda restoran ve kafeler de bulunmakta. Köyde yapılaşma izni yok, ancak var olan evlerin taşı, sıvası, kapısı ve her yeri tarih tabi ki.

Kıyıda en etkileyici olan görüntülerden birisi denizin içinde yer alan, resimlerde sık sık karşımıza çıkan lahit. Dayanamayıp hemen suya dalıp yürüyerek lahit yanına ulaşabilirsiniz. Nerede ise üç insan boyunda, denizin içinde duran bu tarihi lahide dokunmak, yanında yüzmek hoş bir duygu…

Köyün kıyısından bakınca karşıdan görünen zirvedeki haşmetli Orta Çağ kale surları tepeye davet ediyor. Evlerin, kafelerin ve merdiven kenarında el ürünlerini satan köy halkının yanından geçip kaleye çıktık.

Kale giriş ücreti müze kartınız yoksa 10 TL. Kaleye girince sağda yer alan tarihi kilise camiye dönüştürülmüş ve ibadete açılmış. Sol tarafta da Likya döneminde yapılmış sadece 7 oturma sırası olan 300 kişilik küçük bir anfitiyatro denize hakim manzarası ile yer alıyor. Kalenin kuzey yönündeki yamaçta nekropol tepeden görünüyor.

Kalenin tepesinden görülen karşıdaki batık kent, arka tarafta Üçağız ve köyün kendi liman manzarası tam anlamı ile doyumsuz.

Kaleköy’e sadece tekne ile ulaşılabiliyor. Köyde yaşayan ilköğrenim çağındaki çocuklar bile tekne ile yakındaki Üçağız köyüne okula gidiyorlarmış.

Üçağız (Theimussa), günümüzde yerleşim olan sakin bir balıkçı köyü. Köyün içinde antik kent kalıntıları, çevresinde lahitler ve kaya mezarları bulunmakta. Üçağız Koyu’nda tekneler demirlemekte.

Sakin ve huzurlu bir tatil hayal edenler için Üçağız köyü ideal. Burada çok sayıda pansiyon da bulabilirsiniz. Balık lokantaları ve kafeler de köye özgü… Kaleköy’ün aksine buraya kara yolu ile ulaşım mümkün. Yazının başında belirttiğim gibi tekne turuna başlamak için de uygun bir liman.

Kekova tekne gezisinde olmazsa olmaz, keyifle gezilecek üç yerden söz ettim. Biz Kaleköy’ü adım adım dolaşıp, kaleye de gittik. Ancak Üçağız Köyü’nde demir atıp köyü dolaşamadık. Daha bol zamanımız olsaydı köye zaman ayırabilirdik. Ancak tura öğleden sonra başladığımız için bu güzel köyü gezmeye zamanımız kalmadı.

Akvaryum Koyu, tekne turlarının çoğunda yüzme molası verilen temiz ve berrak denizi ile güzel bir koy.

Tersane Koyu, batık şehir, yani Kekova Adası’nın batısında teknelerin demirlemesine izin verilen tek koy. Kıyıya çıkıp tarihi kalıntıları da yakından görmek mümkün.

Gökkoya Koyu, gece kalacak teknelerin demirlediği doğal korunaklı bir koy. Çevredeki ticari tekneler bile fırtınalı günlerde burada kalmayı tercih ediyorlarmış. Teknelerin ışıklarının yandığı gece görüntüsü de ayrı güzel.

Hamidiye Koyu, Balkan Savaşı sırasında Hamidiye Gemisi’nin onarım için kaldığı koy; adını bu gemiden almış.

Kekova

Burç Koyu, sıcak ve soğuk suyun karıştığı bir koy.

Kekova

Esmeralda Koyu da yüzme molası verilen güzel koylardan biri.

Korsan Mağarası, yine turlarda uğranılan güzel bir mağara. Küçük tekne ile içine girebilmek mümkün oluyor.

Kekova

Son Söz

Doğası, iklimi başka güzel, üç tarafı denizlerle çevrili, tarihi dünya üzerinde kurulan en eski medeniyetlere uzanan ülkemde, birçok sahil kasabasında tekne gezisine katıldım. Ancak Kekova Tekne Gezisi mutlaka yapılması gereken tekne gezileri içinde en ön sıralara geldi. Denizi başka mavi, doğası başka güzel, bir kıyıda batık şehir, karşı kıyıda kayalar üstünde kurulmuş kalede yaşayan uygarlıklar, birbirinden güzel doğal koylar ve mağaralar ile  Kekova’yı mutlaka görün diyorum. 

Doğanın çok cömert davrandığı , mavisi ile yeşili ile tarihi zenginliği, sular altında kalan ve halen yerleşim bulunan Kekova’ya ve güzel koylarına sadece tekne ile ulaşım mümkün.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here