Atatürk Arboretumu, İstanbul’da hem şehrin içinde, hem az bilinen, her mevsim huzur bulabileceğiniz saklı bir cennet. İstanbul Sarıyer’de, Belgrad Ormanı’nın güneybatısında, 296 hektarlık özel bir orman…

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ve Orman Genel Müdürlüğü’nün işbirliği ile eğitim ve araştırma amacı ile kurulmuş ve halkın ziyaretine açılmış. Önce arboretum ne demek hatırlayalım. Arboretum bilimsel, araştırma ve gözlem amacı ile odunsu bitkilerin yetiştirildiği botanik bahçesi.

Atatürk Arboretumu uzun yıllar önce 1949 yılında kurulmuş, dünyanın çeşitli ülkelerinden 2000’den çok çeşitli bitki getirilmiş, yetiştirilmiş. Atatürk’ün 100 doğum yılında altyapı çalışmaları tamamlanmış ve Atatürk’ün adı bu özel açık hava müzesine verilmiş. Arboretum içinde Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan Kirazlıbent ile 1916 yılında Neşet Hoca tarafından kurulan Türkiye’nin ilk fidanlığı da bulunmaktadır.

İstanbul gezim sırasında bu hazinenin varlığını duyar duymaz hemen ziyaret etmek istedim. Bu arada çevremde hatta İstanbul’da yaşayan çok kişinin bu güzel köşeyi duymadığını öğrenmek şaşırttı. O zaman hemen gezmeli ve yazmalı diye harekete geçtim. Halen duymayan kişilerin olduğunu söylesek bile arboretum çok sayıda ziyaretçi çekiyor. Hafta sonları özellikle temiz havada orman yürüyüşü yapmak, mutlu günlerinde özel fotoğraf çekimi isteyen ziyaretçilerin akınına uğruyor.

Biz sonbaharda bir pazar sabahında gezdik. Ancak böylesine doğal, sakin huzurlu bir yerde hafta içi yürüyüş yapmanın daha keyifli olacağını düşünüyorum. Yine de gelenlerin tüm gün geçirmekten çok yürüyüş sonrası ayrılmaları nedeniyle aşırı izdiham olmayacağından hafta sonu da her mevsim gezilebilir.

Burası hafta sonunda kahvaltıya gidip, mangal yapacağınız bildiğiniz piknik alanlarından değil. Önce kuralları görelim.

İyi ki bu kurallar konmuş diyoruz. Böylece mevsimine göre yeşil, kırmızı, sarı, rengarenk ağaçların arasında iki adet gölette yüzen ördekler kuğular, kuş sesleri arasında çok güzel düzenlenmiş yürüyüş yollarında sadece yürüyüş yapıyorsunuz. Mangal kokusu, gürültü, şamatadan uzak huzurlu, romantik yürüyüş yapılacak bir oksijen deposu. İçeride yiyecek içecek satılmıyor.

Her mevsimi ayrı güzel, kışı bile. Hiç şüphesiz böyle bir ormanda sonbahar renkleri daha farklı olacaktır. Gerçekten de sonbaharda yaptığımız gezimizde çektiğimiz fotoğraflardaki göreceğiniz gibi sarının, yeşilin, kırmızının her tonundan gözlerimizi alamadık, yürüyüşümüzü tamamlayıp kapıdan çıkarken gözümüz, gönlümüz arkada kaldı.

Arboterum’a giriş pazartesi günleri hariç her gün 8.30 -17.00 arası. Ziyaretçiler güneş batana kadar içeride kalabiliyorlarmış.

Giriş ücreti hafta içi : Öğrenci 2,5 TL; yetişkin 7,5 TL hafta sonu : Öğrenci 7,5 TL, diğer 20 TL. Araç girişi için ücret ödenmiyor. Arboterum önünde park yeri bulunuyor.

İçeride nişan, düğün gibi özel çekimler için ayrıca ücret ödenmesi gerekiyor. Amatör fotoğraf çekimine izin var; ancak tripotla çekim yapılamıyor.

Ulaşım:
Atatürk Arbotrium’a özel arabayla Maslak-Sarıyer istikametinden Hacı Osman’ı geçip Kilyos yolundan Bahçeköy’e ulaşabilirsiniz. Toplu taşım ile ulaşım için en kolayı metro ile Hacıosman durağında inerek ve 42HM numaralı otobüs ile Bahçeköy’e gidilebilir. Kemerburgaz yönünde 500 metre kadar yürüyüş ile ulaşmak mümkün. Diğer IETT otobüsleri ile de Bahçeköy’e ulaşmak mümkün.

‘Türkiye tür ve kapladığı alan açısından dünyanın sayılı meşe diyarlarından biridir. Meşeler uzun ömürlü ve görkemli varlıkları ve sağlamlıkları ile insanların eski çağlardan beri hayranlıklarını toplamış, kuvvet ve kudretin sembolü olarak, resim ve motifleri ile birçok kraliyet armalarında, kağıt ve madeni paraların üzerinde hatta çeşitli ziynet eşyalarında yer almıştır…..’

Bu ifadeler Arboterum’da düzenlenen süs havuzunun yanında yer almaktadır. Süs havuzunun ortasında yer alan meşe ağacının meyvesi palamut ve çevresindeki beş meşe yaprağı da ülkemizin meşe zenginliğini Atatürk Arboretumu’nda simgeleştirdiği de belirtilmektedir.

Arboterum’un botanik zenginliğinin yanı sıra her köşesinin ruhuna uygun ne kadar özel düzenlendiği açıkça görülüyor.

Ormanın çıkış yönünde ikinci daha küçük gölet, üzerinde yüzen ördeklere ve kuğulara farklı yaşam sunuyor.

Çıkışta ise yerde yatan, 2016 yılında 250 yaşında bir fırtınada devrilen ve burada yer alan gürgen dedenin öyküsünü okuyarak vedalaşıyoruz.

 

Bu güzel şehirde, Atatürk Arboretrumu’ndan gürgenlerle, meşelerle, tanışabildiğimiz, tanışamadığımız rengarenk 2000 çeşit ağaçla tekrar tekrar görüşme dileği ile ayrılıyoruz.

Video ile gezmek isterseniz.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here